Korkuyla evin penceresinden bakan bir kadın ve dışarıda evi kuşatan bir sürü insan. Şeriat naraları atan bu kalabalık, büyük bir öfke içinde. Tek amaçları birazdan kaçacak olan bu kadını öldürebilmek. Bu kadın ki kızların okumasını savunmuş. Bir erkeğin 4 kadınla evlenmesine karşı gelmiş ve mirastan eşit pay alınmalı demiş. İki dudak arasından çıkan sözle bir kadını boşayamazsın demiş. İşte 31 Mart Ayaklanması'nın patladığı saatlerde Meşrutiyet karşıtı softaların, onun kapısının önünde belirmesi için bu sebepler yeterliydi.
Ama aslında çok daha fazlası vardı. Çünkü içerdeki kadın, İttihat Terakki'nin tek kadın üyesi Selma Rıza idi. İlklerin ve teklerin kadını Selma Rıza. İlk kadın gazetecimiz ve Sorbonne'da okuyan ilk Türk kadını. Selma Rıza. Kızılay'ın kurucularından ve 20 yaşında Uhuvvet adlı romanı yazan Selma Rıza. Belki de en önemlisi, Milli Mücadele yıllarında Halide Edip mandayı savunurken, Halide Edip'e haddini bildiren Selma Rıza. Ancak ne yazık ki öldüğünde cenazesine sadece 5 kişinin katıldığı Selma Rıza'yı bugün hangimiz biliyoruz?
Kaynak: Dilara Çelik, İttihat ve Terakki'nin Tek Kadin Uyesi Selma Rıza, Selanik Yayınevi, s.2
Dönemin zorlu koşullarında toplumsal olaylara ve özellikle de kadın hakları konularına duyduğu ilgi, güçlü karakteri ile birleşince ortaya sınır tanımaz, cesur ve aydınlık bir kadın çıktı.
Bu kadın, dönemindeki eşitsizlikleri ve doğru bilinen yanlışları gün yüzüne çıkardı, irdeledi ve o günden bugüne bir ayna tutmamıza vesile oldu.
Gelin, ilk Türk kadın gazeteci olarak da adını bildiğimiz, Samipaşazade Sezai’nin tanımlamasıyla “Kadınlığın Tacı” olan Selma Rıza Feraceli’yi biraz daha yakından tanıyalım…
Günümüzde maalesef halen devam eden, dünyanın ve ülkemizin en önemli sorunlarından olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eğitimde, iş ve sosyal hayatta cinsiyet dengesizlikleri gibi sorunların çözümlenmesi için verdiği çaba ve bu konudaki aydınlanmacı çalışmalarıyla unutulmaması gereken önemli bir isim:
Selma Rıza Feraceli.