Gaziantep'te 14 yaşındaki kız çocuğu, madde bağımlısı olan babasını uykudayken bıçaklayarak öldürdü.
Düşünün 14 yaşında bir kız çocuğu, nasıl böyle bir caniye bir katile dönüşür?
Aklım mantığım almıyor. Babası madde bağımlısıymış, kim bilir o evde neler yaşandı?
Çocuk hangi ruh halinde büyüdü ve 14 yaşına geldi. Çocuğun yaşayabileceklerini aklımdan geçirdim.
Babası ona tacizde mi bulunuyordu?
Uyuşturucu almak için başkalarına evladını pazarlıyordu ya da çalışıp para kazanması için çalıştırıyor muydu?
Uyuşturucu krizlerinde çocuğu ve evdekileri dövüyor muydu?
Kafamda deli sorular.
Babası da daha çok genç 35 yaşındaymış. Çocukken evlenmiş ve baba olmuş, anne hakkında detaylı bir bilgiye ulaşamadım, zira bu haberi okuduğumda sabaha karşı 04.00 civarıydı.
Biraz internette araştırma yaptım. 14 yaşındaki çocukların annelerini ,babalarını, ailelerini, arkadaşlarını nasıl gözünü kırpmadan katlettiklerini okudum. Kimisi annesinin kendini sevmediğini düşündüğü için öldürdüğünü, diğeri fındık toplamak istemediği için ailesinin tüm fertlerini katlettiğini, başka ülkede kendisi ile alay eden okuldaki 9 arkadaşını katlettiğini okudum. Daha pek çok haber var 14 yaşındaki çocuk katillerle ilgili.
Tüm 14 yaşında katil olan ergen haberlerini okuyunca düşündüm, kendi 14 yaşıma geri döndüm. Yaşadığım olayları, sorunları, mutsuzluklarımı, hepsi tek tek gözümün önünden geçti. Belki Merkür Retrosu’ndan dolayı, hesaplaşma , kendinle ve geçmişinle yüzleşme yaşıyorum.
Çocukluğuma geri döndüğümde o günleri yaşarken canım annem ve sevgili babam aklıma geldi. Bana nasıl sabırla yaklaşıp sevgi ile sarmalamışlardı. Ben her ne olursa olsun çok şanslı bir çocuktum. Onların sabır ve sevgi dolu yaklaşımları ile o günleri atlatmıştım.
Ergenler için 14 yaş ve civarı çok önemli, bu dönemde bedensel olarak çok güçlü ancak ruhsal olarak çok karmaşık dönemdeler. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre ruh hastalıklarının yarısı 14 yaş civarında başlamakta maalesef ki bu sorunlar çoğu zaman aileler veya öğretmenler tarafından fark edilememekte. Ergenlik döneminin bedene yetişemeyen ruhsal olgunluğu onların kafasını iyice karıştırıyor. Sinirliliklerini, güçlülüklerini veya güçsüzlüklerini fark edemiyorlar, bu sebeple gözü kara olup risk alabiliyorlar.
14 yaşındakiler ne ergen ne çocuk, arada sıkışıp kalmışlar. Bir an önce büyümek ve saygı görmek, her istediklerini yapmak, onaylanmak çabasındalar. Bunları yaparken asla engellenmek istemiyorlar, sınırsızca, fütursuzca, her istediklerini yapma hakları olduğunu düşünüyorlar.
Her şeyin kendi hakları olduğunu ,bencilliklerinin normal olduğunu ve ailelerinin hayatlarının önünde en büyük kısıtlayıcı olduğunu düşünüyorlar. En yakın oldukları arkadaşları. Onlar için her şeyi yapabiliyorlar. O yüzden kendileri gibi düşünen hareket eden kişilerle birlikte hareket ediyorlar, hayatlarının odak noktasına onları koyuyorlar. Çoğu zamanda bu kişiler doğru insanlar olmayıp ergenleri kötü yollara itiyorlar.
Tabi ki bu saydığım her çocuk için geçerli değil, sevgi ile güven içinde, değer , önem verilerek büyütülen çocuklarda bunlar yaşanmıyor. Bizler, aileler, öğretmenler, toplum içindeki herkes bu dönemin doğal özelliklerini bilmeliyiz. Bunun farkında olmayan toplum, ergenleri hep sorunlu bir grup olarak görmeye devam edecek.
Bizim ülkemize bakıyorum çocuklarımız her an pek çok stres altında . Devamlı değişen sınav sistemi, ailelerin çok büyük başarılar beklemesi, çocukları başka çocuklarla karşılaştırıp yarıştırmak ya da onları okuldan alıp çalıştırmak, gelecek kaygılarına, daha pek çok olumsuzluğa sebep oluyor.
Buradan çıkan sonuca göre 14 yaşındaki ergen çocuklarımızı hayata hazırlamak ilk önce ailenin görevi sonrasında okul veya toplumun fertleri olarak bizlere de görev düşmekte. Mutlaka çevremizde, ailemizde, komşumuzda böyle ergenler vardır.
Bizler de hiç olmazsa onları yargılamadan, küçümsemeden anlamaya çalışmalı ve onları dinlemeliyiz. Bizler de toplumun bir ferdi olarak bu gençleri sorunlu değil sorumluluğunu bilen, hayata güvenle hazırlanabilen fertler olarak görürsek bir nebze topluma faydalı oluruz kanaatindeyim.
Ergenleri görelim, dinleyelim, yol gösterelim, değer verelim onlar bizim geleceğimiz.