1970lerden beri CHP'nin bu kadar büyük bir başarıya ulaştığı pek görülmemiştir. Bu başarının tabii ki iktidar partisine yansıması büyük bir başarısızlıktır. Bunun temel sebebi, şehirlerdeki örgütlenmelerin ve seçim kampanyalarının başarısızlığı ve alelade oluşudur. Uzun zamandır hepimizin farkında olduğu liyakat değil halkın içinden gelen siyasetçiler değil de paralı iş adamları üzerine kurulu düzenin, kendinden olanı kayırmanın sonuçları AK Parti için ağır olmuştur. Bu süreçten sonra yapılması gereken ilk şey il teşkilatlanmasında büyük ve radikal bir değişikliğe gidilmesidir. Kolektif bir başarısızlığın sonucu buna sebep olan herkese fatura kesilmelidir.
47 sene sonra muhalefet partisinin birinci parti olması, hafife alınmayacak bir durumdur. Bu başarının ardında gençleşmiş sağ kökenli şahıslar ile Mahalli İdareler Seçiminin 61 milyon seçmenin oy vermesiyle kapandığı haftasonunda ezici bir üstünlük gördük. 36 il belediyede oyunu CHP'den yana kullanırken AK Parti sadece 23 ilde kazanabildi. Bu konu hakkında öncelikle genel merkez kendini sorgulamalıdır.
Ankara'da yapılan kampanyalarda öncelikle öğrencilere ve halka güven verilememesiyle başlamak istiyorum. Ankara halkının Melih Gökçek beyin görevden el çektirilmesinden beri AK Parti’ye duyduğu güvensizlik, iki vaatle düzelecek bir güvensizlik değildir. Ankapark gibi büyük olaylardan sonra Ankara halkı elle tutulur ve daha somut gelişmeler görmek istemiştir. AK Parti’nin adayının bu güveni vermemesi kaçınılmaz fark getirdi.
Bunun yanı sıra Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in aday olmamasıyla Eskişehir belediye yarışına yeni isimlerle girdi. Göze ilk çarpan afişlerde yapılan hiyerarşik hatalar. "15 Katlı Kavşak" olayı bunlar dan biri, Eskişehir halkında ciddi manada komedi şovu etkisi yaratmıştır. 15 tane katlı kavşak yerine afişlerde 15 katlı - kavşak yazan Nebi Hatipoğlu'nun seçim koordinasyon ekibinin hatasıyla şehir içerisinde afişin tasarımı ve vaat gülünç karşılanmış, doğrusu algılanamamıştır. Asıl olay ise böyle basit bir olay da bile hata yapan AK Parti ekibinin halkın verdiği tepki karşısında, Nebi Hatipoğlu dahil olmak üzere bütünüyle üniversiteler şehri seçmenin daha çok gençlerden oluşan Eskişehir halkına verdiği aşırı, saldırgan ve saygısız tepkilerdir.
İstanbul'da Murat Kurum'un verdiği demeçlerin tutarsızlığı ve ülke durumundan habersizliğini, kendisine yapılan yatırımları bilmemesini bu demeçlerde belli etmesiyle üstüne İstanbul’da yaşayan Karadeniz nüfusunun fazla olması Karadenizlilerin kendisine değil de bizim uşak tabir ettikleri İmamoğlu'na alışmış İstanbul halkı ile birleşince İstanbullu düzenini bozmadı ve İmamoğlunu seçti.
İzmir içinse durum bambaşka. Her ne kadar CHP'nin üstünlüğüyle sonuçlansa bile İzmir halkı iş yapmayan İzmir Belediyesine tepkisini bu seçimde gösterdi ve bu büyük yankı yarattı. Yüzde yetmişlerdeki oy oranı yüzde 58 lere düşen CHP'ye kibarca "Halk için çalışın, İzmir için uğraşın" mesajı verildi. Gereken bir mesaj olduğunu hepimiz biliyoruz çünkü İzmir halkı bu durumdan çok uzun zamandır muzdaripti. Gereken korku yaratıldı, kale denilen şehir bile size rahat vermesin, gerekirse kaybedersiniz denildi. Tunç Soyer'in belediye başkanı adayı olduğu dönemden itibaren, Aziz Kocaoğlu'yla birlikte birikmiş kolektif İzmir siniri bu seçimde kendini belli etti. Hamza Dağ başkan adayının seçime tek başına asılması yüzde 37’ye geçmesini yetmedi. AK Parti’nin en büyük hatası ilçeleri bilmeyen ve oturmayan meclis üyelerini listelerinde göstermesi buna tepki gösteren teşkilatlar çalışmayı bırakın sandığa gitmediler, suç kimde?
4 şehir üzerinden dilim döndüğünce size neden başarısız olunduğunu anlatmaya çalıştım. Umarım yeterli olmuştur.
Allah'a emanet olun, ülkemiz ve halkımız için en hayırlısı olsun.