Ardımızda bıraktığımız günler, aylar, yıllar için hepimizin söylediği klasikleşmiş cümleler vardır; "Nasılda hızlı geçti...", "Geçti gitti de ben ne yaptım, ne yapmak istedim, geçen gün, ay, yıl nasıl bir iz bıraktı. Birey olarak, toplum olarak "bir yıl bitti, gelsin yenisi..." derken gelen yılın gidenden iyi olacağını düşünmemizi gerektiren neler var elimizde. Giden 365 güne bakınca, acı, üzüntü, geçim sıkıntısı, yoksulluk, işsizlik ve Çağdaş eğitime vurulan darbe üstüne darbe.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 yılı giderken gelen 2024 yılı giden yıldan daha iyi olacak demişti. Oldu mu? Tabii ki hayır. Kadına Yönelik cinsel istismar, taciz, tecavüz ve cinayetler artarak devam etti. Çocuk istismarı ve tüylerimizi diken diken eden, hastane sahipleri, doktor, hasta bakıcı gibi sözde sağlık çalışanlarının başrolde olduğu,10 bebeğin öldürüldüğü "Bebek öldüren çete" soruşturması yeni yılın da en önemli gündemi.
Siyasi iktidarın, yıllardır sormadığı, erteledigi yerel yönetimlerin borçlarını tahsil için Ana Muhalefet Partisi'nin yönetiminde olan belediyelere haciz kıskacı. Çok sayıda muhalefet partilerinin kazandığı belediyelere kayyum atanması. Izmir'de yıllardır Selçuk ilçe Belediyesi'nin işlettiği Meryem Ana Kilisesi Otoparkı'na bir sabah güvenlik kuvvetleri ile el konulması. Yani, muhalefete mensup belediyeleri çalıştırmama, hizmet üretememe, maaş ödeyememe ile tehdit eden bir uygulama.
Giden yıldan gelen yıla daha ağır koşullarda devredilen ekonomik sorunlar ise tam da, gelen gideni aratır sözüne uygun. TÜİK artık toplumun alışmasını istediği hesaplama ile aylık yıllık enflasyon hesabı yaparak, memur ve işçi emeklilerine yapılan zammı belirledi. Memur emeklileri yüzde 11, SGK emeklileri yüzde 15.75 oranında bir zamlı maaşla yeni yıla girdi. Günlerdir TV'lerde mikrofon uzatılan her vatandaş "nasıl geçineceğim?" diye soruyor, cevap iktidardan geliyor; "Biraz daha sabır... Enflasyonun başını ezeceğiz..." iyi de bu sözleri 23 yıllık iktidarın özellikle son 10 yılında hep duyuyoruz, ezilen enflasyon değil 11 bin lira maaşla yaşamaya çalışan vatandaş oluyor. Bunlar yaşanırken özellikle, iktidar yanlısı gazetecilerin, dolarin 2 lira bandında olduğu dönemde, "Dolar 3 lira olursa yüzüme tükürün..." sözünü hatırlamamak hafızalarımıza hakaret olmaz mı? Dolar yeni yılın ilk günlerinde 35.36 bandında geziniyor.
Muhalefetin, "geçim yoksa seçim var" sloganı ile yaptığı mitingler toplantılar ise siyasi gündemi biz belirleriz diyen Cumhur İttifakının "İmralı'nın kapılarını DEM partiye açması" ile gölgelendi. Her seçim öncesi CHP demek CHPPKK demek diyen MHP liderinin, terörist diye yerine kayyum atanan Ahmet Türk ve DEM Parti temsilcilerini kapıda karşılaması, "Öcalan gelsin TBMM de konuşsun" çağrısı. Yıllardır polis, asker yüzlerce Şehit, öğretmen sivil binlerce insanı kurban verdiğimiz terörde yeni bir açılım mı? sorularını gündemde tutsada, 2025 yılının ilk haftasında, ekonomik sorunlar, işsizlik, beklenen yeni zamlar gündemi iktidar muhalefet siyasi partilerin değil halkın sokağın sesinin belirleyeceğini gösteriyor.
Yeni yılda, yeni bir gazetede ilk yazıyı yazmanın zorluğunu hissetsem de, yeni yılın en güzel özelliği, adı gibi bir yeniliği taşıması. Yeni yıla hoş geldin derken, giden yıldan kalan tüm kötülüklerin yok olması, barış, dostluk, kardeşlik, huzur içinde, komşusu aç yatarken tok yatmayan bir toplum olma özlemi ile yeni yılınızı kutluyorum....
Kalemine yüreğine sağlık Can