İklim değişikliği, çağımızın belirleyici insani gelişme sorunu olarak tanımlanmıştır. Genellikle tamamen bilimsel ve teknik bir fenomen olarak görülse de, iklim değişikliği aslında sosyal adalet ve cinsiyet eşitliği için derin etkileri olan sosyal, ekonomik ve politik bir olgudur. İnsanlar iklim değişikliğini cinsiyetlerine bağlı olarak farklı şekilde yaşarlar. İklim krizine yönelik başa çıkma stratejileri de cinsiyete göre değişebilir.
Güç ilişkileri ve toplumsal olarak inşa edilmiş toplumsal cinsiyet normları, dünya genelinde farklı cinsiyet kimliklerine sahip insanların haklarını, rollerini, kapasitelerini ve tercihlerini şekillendirmektedir. Kadınlar genellikle iklim değişikliğinin etkilerinden erkeklere kıyasla orantısız bir şekilde etkilenmektedir. Aynı zamanda, iklim politikasına ve tepkilerine katılma konusunda sınırlamalarla karşı karşıya bulunmaktadırlar.
Paris Anlaşması’nın başlangıç kısmında yer alan; Anlaşma taraflarının “ sadece iklim değişikliğinden değil, iklim değişikliğine karşı alınan tedbirlerin etkilerinden de etkilenebileceği”, “iklim değişikliği eylemleri, müdahaleleri ve etkileri ile sürdürülebilir kalkınmaya adil erişim ve yoksulluğun kaldırılması arasındaki yapısal ilişkiyi vurgulayarak”, iklim değişikliğinin ele alınması sürecinde “toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi” konularının keşisimsel bir şekilde gündeme getirilmesinin gerekli olduğu görülmektedir.
Yaptığımız araştırma sonuçları göstermektedir ki; küresel ölçekte ki iklim krizinden ve ortaya çıkacak dönüşüm senaryolarında ki çözümler ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ perspektifi olmadan ‘adil bir dönüşüm’ üretmeyecektir. Hatta mevcut toplumsal cinsiyet eşitliği alanında 20 ve 21.yüzyılda elde edilen kazanımların ortadan kalkmasına ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretilmesine yol açabilir.
Özetle, iklim değişikliğinden ve alınan tedbirlerden en çok etkilenecek kesim olan kadınların “yeşil dönüşüm” ile birlikte artması beklenen beceri ve kapasite eksikliğinin yaratacağı yoksulluk döngüsünün değerlendirilmesi yerel ve ulusal karar vericiler, özel sektör ve sivil toplum aktörleri tarafından yapılmalı, uygun politika alanları belirlenmelidir. Türkiye’nin istihdam açığının derinleşmesinin önüne geçmek ve yapısal reformlar sürecine katkı sağlamak amacıyla yeşil dönüşüm sürecinde kadın liderliğine ve kadınların katılımının artmasına dönük yapılacak eylem ve politikalar önem taşımaktadır. İklim eylemi politikalarının kapsayıcı ve adil bir şekilde ele alınması için şimdi #eylemegeçmezamanı..