Çok kıymetli hemşehrilerim ve çok değerli okuyucularım, hepimize güzel bir gün diliyorum. Aslında güzel bir gün geçmiyor 40 gündür. Filistin'de yaşanan vahşetin boyutları her geçen gün daha da artarken, uluslararası bütün kuruluşların yaptığı diplomasi denen tiyatro oyununu izlemeye devam ediyoruz. Ama sanırım en kötüsü bizim de bu tiyatro da oynayan bir oyuncu konumunda oluşumuzu izlemek. Yaptırım ve boykot söylemlerinin hiçbir etkisi yok diyemesek de, sonuç alınacak bir büyüklükte karşılık bulmadığını görebiliyoruz. Tüm dünyada yapılan gösteriler İsrail’i hedefinden uzaklaştırmak şöyle dursun, daha da parmak sallar hale geldiğini söylesek abartmış olmayız. Zira Batı da başlayan protestolara dönüp bakmayan katil İsrail, Arap dünyasına da sessiz kalmanız sizin menfaatinize olur diyebilecek kadar da pervasız. Mısır, Gazze’den gelecek göç dalgasına çölde yer bulunsun, İsrail’de bunu finanse etsin derdinde, Arabistan yeni düzelen İsrail ilişkilerini ve ticari ortaklıklarını düşünmekte. BAE, Bahreyn ve Fas zaten tavırlarını İsrail’den tarafa kullandılar.
İslam dünyasının cılız tepkileri sonucunda Gazze de yaşanan katliam her geçen gün başka bir boyuta taşındı. İran’da artık anladı sanırım bu yolda sadece Türkiye ile yalnız olduğunu. SEKÜLER MÜSLÜMAN başlığının altında nasıl bu hale geldiğimizi tespit ettikten sonra devam edeceğimiz başka konular var. Mesela muhalefet kanadından söylenen her gün Mersin ve Antalya limanlarından İsrail’e giden taze gıda yüklü gemilerin olduğu. Azerbaycan petrollerinin Ceyhan dan İsrail’e akmaya devam ettiği. Kürecik radar istasyonunun demir kubbenin ve İsrail ordusunun gözü olduğu vs.vs. Eğer doğru değil ise bu kadar iddiaya karşı, aleyhte tek açıklama yapmamanın ak parti tabanını üzdüğünü, teşkilatların sokakta karşı karşıya geldiği ve muhatapların samimiyetsizlikleri üzerinden ağır eleştirileri nasıl göğüsleyeceklerini anlamamak da üzücü bir siyasi durumdur.
Yapılan anketlerde ak partinin oylarında yaşanan düşüşün bence başlıca sebebi bu durumdur. Devletin idaresinde biz varken nasıl muhalefetmiş gibi davranabiliriz ki. Bu AK Parti'ye gönül veren kitleyi yaralıyor. Aynı zamanda ekonomik ve siyasi istikrarsızlık çözülemeyen göçmen sorunları ve Filistin de yaşanan olaylara müdahalede zayıflıklar tabanda çok ciddi bir kaymanın olduğunu gösteriyor.
Uzun zamandır Ak Parti kadrolarında yapılan değişikliklerin partinin ana düşünce ekseninden sekülerizm çizgisine kaymasının etkilerini de bu olaylar esnasında daha net görüyoruz. Duyarsız ve bilgisiz teşkilat yapısının Genel Başkanını ve hükümetini sahada savunamamasının en temel sebebi de budur. “Biz işimize bakalım “ mantığının artık ne olursa olsun söylemlerinin devamı ile AK Parti'nin yeni sloganı haline geldiğini partinin üst yönetiminin de haberi yoksa vay halimize.
Sanırım bu sloganlar dan yalnızca sayın Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın haberi yok. Ama ne gerek var Sayın Genel Başkanımızı bu tür gereksiz söylem ve teşkilat problemleri ile meşgul etmeye. Zira dünya savaşının eşiğinde denge politikası yürüten bir liderin kendi teşkilatı ve partisi ile olan ilgisi ancak bu kadar olur. Seçimlerde zaten muhalefetin başarısızlığı iktidarın başarısı olarak tahtaya yazılacağından dert edilecek de bir durum yok.
Hitler'in propaganda Bakanı Goebbels dirilse diyeceği tek söz var "Ben bunlara yetişemem, boynuz kulağı çoktan geçmiş".
İsrail’in Filistin’i işgalinin en büyük mağdurlarından biri de UKRAYNA. Adamlar hem savaşı hem de topraklarını kaybettiler. Zelenski denen komedyen bozuntusu, ABD ve AB’ye güvenip posta koyduğu RUSYA’dan her gün dayak yiyor. Mühimmat yardımı ab tarafından verilemeyeceğini açıkladı Almanya, ABD parayı kesti, silah yardımlarını azalttı.
Peki şimdi ne olacak sizce? Ukrayna sadece toprak kaybetmedi aynı zamanda ekonomik olarak belini doğrultmayacak şekilde sakat kaldı. Tarım arazileri ve petrol ürünleri sömürülecek Afrika ülkeleri konumunda varlığını sürüdür şekilde sömürge ülkeleri sınıfına indi. Ne kadar komik çünkü bir komedyen tarafından yönetiliyor. Artık dünyadaki liderler komedyeni karşılamıyor, sırtını sıvazlamıyor, kürsülerde kahraman edasıyla konuşmalar yaptırmıyorlar. Yeni dünya düzeninde göreceğimiz daha çok satışlar ve yalandan vaatler var. O yüzden herkes aklını başına alsın ve düşünsün. Akıl insana verilen en büyük nimettir. Zira tüm semavi dinlerde DELİDEN SUAL OLUNMAZ. Düşünmeyen, aklını kiraya veren, doğruyu söylemekten korkup sessiz kalan, hakkı savunamayan ve bu iradeyi gösteremeyen her fert, dünyada ve inancının onu yüzleştireceği yerde bedelini öder. Kalın sağlıcakla zira elimizde yalnız o kaldı