Gerçeklik ile toplum zihni arasındaki bağı kopardığınız zaman iki kere ikiyi beş de yaparsınız , üç de yaparsınız. Daha da ileri gidince dişi deveyi erkek , erkek deveyi dişi yaparsınız. Bunu yapabilmek bir yönetim mahareti değil , olsa olsa ait olduğun topluma en büyük ihanettir.
Evet büyük bir felaket yaşadık, üzüldük, bütün dengelerimiz alt üst oldu. Hiçbir ayrım gözetmeden insanımızın acısını acımız saydık ve hissettik. Öyle ki evdeki kombinin ayarını yükseltirken enkaz altında günlerce , çaresizce bekleyip donarak vefat eden insanımız ile empati yaptık , kendimizden utandık. Evimizde , sosyal hayatımızda gülerken suçluluk duyduk , elimizden gelen ne varsa maddi manevi seferber ettik bağışladık.
Bütün bunlar insan olmamızın gereği , toplum olma yolunda geldiğimiz noktayı gösteren , sevindirici duygular…
Ancak,
Yaşadığımız her felaket içinde bulunduğumuz çürümüşlük ile yüzleşmemize sebebiyet vermektedir.
Depremlerin sadece coğrafi fay hatlarında değil , toplumun ta içinde ve derinde olduğunu göstermektedir.
Siyasetin ne kadar seviyesizleştiğini , kurumların ne kadar işlevsiz ve anlamsızlaştığını , toplumun kutsallarının ne kadar istismar edildiğini ve anlamsızca ölümü kutsayarak topluma teselli vermek gibi alçakça bir yol izlendiğini her seferinde görüp tanık olmaktayız.
Biz sizden öbür dünyada cennet istemiyoruz ki sizin böyle bir gücünüz de yetkiniz de yok , Biz yaşadığımız bu cennet vatanı , yaşarken cennet haline gelmesini istiyoruz.
Yahya Kemal Beyatlı’nın “Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor; Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.” Dizelerinde dile getirdiği gibi ölürken , bir sevgiliden ayrılır gibi hasret duyacağımız bir vatanımız olsun istiyoruz. Hayatı zehreden politikalarla ölümü bir kurtuluş , çare olarak görüp cennet hayal etmek istemiyoruz. Sen cenneti bu hayatta yaşayasın diye cehennemi bu hayatta yaşamak istemiyoruz.
Bir türlü konuya giremiyoruz çünkü düşünce ve fikir hayatımız o kadar şiddetli depremlere maruz kaldı ki yaşadığımız felaket sonrası geç kalınan müdahaleye, seferber edilmeyen orduya, herşeyi ile seferber olması gereken Kızılayın sattığı çadırlara, gönüllü olarak herşeyi şeffaf olarak yardım eden derneklere hayasızca saldırılara, bu süreç yaşanırken kendilerinden olmayan vatandaşları tehdit eden siyasilere, seçimin hukuki tartışmalarına ve daha pek çok ayyuka çıkmış sorunlara bir türlü gelemiyoruz.
İnsanımız , fay hattına yapılan binanın kapısına astığı duanın , o evi depremden korumayacağını anladığı nokta , bu toplumun değişim için başladığı nokta olacaktır.
Depremde vefat edenlere Tanrı’dan rahmet dileyerek esenlikler diliyorum.
Çok doru elinize sağlık. İnsanımız düşünmüyor görmüyor işitmiyor Muhakeme yeteneği kaybettirilmiş
İnsanımız , fay hattına yapılan binanın kapısına astığı duanın , o evi depremden korumayacağını anladığı nokta , bu toplumun değişim için başladığı nokta olacaktır..... Her şeyin özeti cümleler kaleminize yüreğinize sağlık
Kaleminize yüreğinize sağlık, noktasından virgülüne kadar katılıyorum varolun.