İzmir, Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olmasının yanı sıra, önemli bir yapı sorunuyla da karşı karşıya. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İzmir'deki 1 milyona yakın yapı stoku arasında,
gecekondu, kaçak ve ruhsatsız yapıların oranının yüzde 40'a ulaştığını açıkladı. Bu yapıların çoğu
deprem riski taşıyor ve kentsel dönüşüm çalışmalarının yetersiz kaldığını belirtiyor.
Yüzde 40'lık risk
İzmir'de 20 yıl öncesine kadar büyük bir yapılaşma süreci yaşandı. Ancak, bu yapıların önemli bir kısmı gecekondu, kaçak ve ruhsatsız olarak inşa edildi. Eylem Ulutaş Ayatar, bu yapıların "İzmir'in yüzde 40'ını oluşturduğunu ve büyük bir risk taşıdığını" belirtiyor. “İmar affından faydalanan yapılar da mevcut. Bu durum, kentin yapı stokunu daha da tehlikeli hale getiriyor,” diyor Ayatar.
Ruhsatlı yapılar da tehlikede
Ayatar, sadece kaçak ve gecekondu yapılarının değil, aynı zamanda ruhsatlı yapıların da büyük bir kısmında sorunlar bulunduğunu vurguluyor. "30 Ekim İzmir depremi, bu durumun acı bir örneği oldu. Depremde çok sayıda bina hasar gördü ve bazı yapılar yıkıldı," şeklinde konuştu. İzmir'deki yapıların büyük kısmının, eski mevzuata göre inşa edildiğini belirten Ayatar, “Ruhsatlı yapıların da çoğunda sorunlar mevcut,” dedi.
Kentsel dönüşüm ve bilimsel çalışmalar
Ayatar, kentsel dönüşüm projelerinin büyük oranda yüzde 40'lık gecekondu ve kaçak yapıların bulunduğu alanlarda yoğunlaştığını belirtiyor. Ancak, bu projelerin daha geniş bir çerçevede ele alınması gerektiğini ifade ediyor. "Yapı güvenliği ve çevre standartlarının yükseltilmesi için bilimsel temelli çalışmalar yapılmalı," diyor Ayatar. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından yürütülen yapı stoku envanter çalışmaları, bu sorunun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Güvenlik testleri ve yeni yaklaşımlar
Ayatar, mühendislik hizmeti almamış yapıların yanı sıra, mühendislik hizmeti aldığı iddia edilen yapıların da bire bir deprem analizlerinin yapılması gerektiğini vurguluyor. "Kentlerin güvenliğini artırmak için her yapının test edilmesi ve güvenlik durumunun belirlenmesi gerekiyor," diyor.
İmar barışı sorunu
İmar barışının yeniden gündeme gelmesinin büyük bir problem oluşturduğunu belirten Ayatar, “İmar barışı, sadece yapıların resmileştirilmesi anlamına geliyor. Ancak asıl çözüm, bu yapıların dönüşümüdür. 6 Şubat depreminde birçok imar affından faydalanan bina yıkıldı,” şeklinde konuştu. Yeni bir yapı üretim sistemine ihtiyaç duyulduğunu ve bu sistemin merkezi idare, yerel yönetim ve üniversiteler tarafından desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.