Ekim ayında TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 61,53 artış gösterirken, bağımsız ekonomistlerin oluşturduğu ENAG'ın verilerine göre bu oran yüzde 126,18'e çıktı.İktidar ve iş dünyasının ağız birliği yaparak asgari ücrete hedef enflasyona göre artış yapılmasını savunması eleştirilere neden oluyor. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, "Asgari ücret, mevcut politikalar ve hedeflenen enflasyon dikkate alınarak belirlenmeli. Çalışanların beklentileriyle birlikte piyasanın dengesini bozmamalı." dedi.Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise daha önce maaş düzenlemeleriyle ilgili, "Bundan sonra ücret düzenlemeleri hedef enflasyona göre yapılacak." açıklamasını yapmıştı.Peki, iktidarın hedeflediği enflasyon oranı nedir? Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Program'a göre, 2023 yılı sonunda beklenen enflasyon tahmini yüzde 65 olarak öngörülüyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise 2023 sonu enflasyon tahminini yüzde 65 olarak belirledi.Ancak, eski TCMB Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, asgari ücrete yapılacak zammın hedef enflasyona göre belirlenmesinin adil olmayacağını ifade etti. Kara, "Emeğin milli gelir içindeki payı bu haldeyken ücretleri hedef enflasyona göre belirlemek adil değildir." şeklinde konuştu.DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise "Vergide adalet, gelirde adalet" sloganıyla Ankara'ya yürüyen işçilerle birlikte, iktidarın gerçek hedefinin yurttaşları yoksullaştırmak olduğunu belirtti.
Ülkede düzenin zengini daha da zengin etmek üzerine kurulduğunu söyleyen Çerkezoğlu şunları kaydetti:"Ülkede öyle bir sistem, düzen kuruldu ki, bu düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Düzenin bütün çarkları yoksuldan alıp zengine vermek için dönüyor. Gelir, ücret, faiz ve vergi politikasından bütün iktidarın hedefi, bizleri daha fazla yoksullaştırmak. Biz bunun için yürüyoruz. Bu adaletsiz düzeni, bu zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan düzeni, bizim cebimize el uzatıp sürekli olarak bizi yoksullaştıran bu düzeni değiştirmek için yürüyoruz. Çünkü biliyoruz ki yaşadığımız bu ağır tablo bir tesadüf değil. Ülkeyi yöneten iktidarın ekonomik politikalarının, tercihlerinin, sınıfsal ve siyasal tercihlerinin sonucudur. Oysa yaşadığımız bu ağır tablonun tam tersi mümkündür. Bu ülkede hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer, bu ülkenin 85 milyon insanını, işçisini, emekçisini, emeklisini, kadınını, gencini insanca yaşatmaya yeter de artar bile."
